Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından özgün dokusu korunarak tadilatı yapılan ve Aralık 2021’de sanatçıların ve sanatseverlerin ilgisine sunulan, Türkiye’nin ilk dijital sanatlar sergi alanı Sığınak, başkentin sanat ortamına hareket kattı. Görsel sanatlar ve yeni medya alanında, sanat ve teknolojiye geniş bir bakış açısı kazandırmak için hazırlanan Sığınak’ta yerli ve yabancı birçok sanatçı ağırlanırken, milli bayramlarda sergi alanının ruhuna uygun özel çalışmalar da yapılacak. Şu ana kadar iki serginin sanatseverlerle buluştuğu Sığınak’ın ilk sergisi, Tamer Nakışçı’nın “Subliminal” adını verdiği dijital ve kinetik eserlerinden oluşan sergiydi.
KORKU VE UMUT BİR ARADA
Ankara’da 2. Meclis Yerleşkesi’nde bulunan Sığınak, bugünlerde ikinci kez bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcus Graf küratörlüğünde düzenlenen “Belki Sonra” sergisi 15 Mayıs tarihine kadar sürecek. Sergide Ahmet Duru, Beyza Boynudelik, Firat Engin, Genco Gülan, Hakan Özer, Luca Bolognesi, Melis Buyruk, Mert Acar, Mustafa Akkaya, Nesrin Demirel, Nina Lassila, Oddviz, Rudolf Reiber, Sina Barlas, Şükran Moral gibi çağdaş çalışmalar yapan sanatçıların eserleri yer aldı.
Belki Sonra, korku ve umudun, rüya ve kabusun, ütopya ve distopyanın kesişimindeki bir sergi olduğunu söyleyen Marcus Graf, şunları anlattı: “Sergi, bunaltıcı kriz dönemlerinde nasıl daha parlak bir gelecek, daha güzel bir yarın, daha iyi bir ‘sonra’ yaratılabileceği sorularını soruyor. Ardından sığınakların içinde her zaman bulunabilecek bir ışık olduğunun altını çiziyor. Sergideki eserler korku, tehlike, vahşet, umut ve düşleri odağına alıyor. Mekânın merkezinde yer alan eserler pozitif çağrışımlar yaparken, dışarıya yakın bölümlerdeki eserler insanın etrafını saran saldırganlıklara işaret ediyor. Bu şekilde ‘Belki Sonra’ ve mekânsal yapısıyla birlikte ‘Sığınak’, bugün yaşadığımız bireysel ve toplumsal yaşamın bir alegorisi haline geliyor.”